1. Sezon - 1. Bölüm (Pilot, Everybody Lies)

Bölümün başında bir kadının nörolojik semptomlar gösterdiğine denk geliyoruz. Konuşma yetisinde bir kayıp gelişiyor. Bu duruma Afazi denilir. Birden fazla afazi türü olsa da bizim bilmemiz gerekenler Wernicke Aphasia ve Broca Aphasia (Dışavurumsal Afazi). Wernicke Aphasia durumunda bireylerin konuşması genellikle normal olsa da kavrayışları anormaldir. Broca Aphasia'da ise kavrayış normal iken dışavurum anormaldir.

Bölüm başında House önce tanı olarak hastanın bir beyin tümörüne sahip olduğunu belirtiyor. Ki bu gayet makul bir ön tanı. Lakin Wilson'ın yaptığı tetkikler bunu destekler nitelikte değil. Ayırıcı tanıda anevrizma vb. tanılar öne sürülüyor ve ekstra tetkikler isteniyor bunun için. Genel olarak ilgili Broca Alanı'nı etkileyen herhangi bir şey buna neden oluyor olabilir. Bu sebepten dolayı yapılan Kontrast MRI'da kontrast madde kaynaklı (Gadolinyum) yan etki gelişiyor ve trakeostomi yapmak zorunda kalınıyor.

House bir anda aydınlanma yaşıyor hastada Vaskülit (Damar Inflamasyonu) olabileceğini düşünüp hastaya steroid verilmesini söylüyor. Eğer iyileşme gözlenirse bu tanısını destekleyebilecek bir veri olabilir lakin normal bir tıbbi süreçte direkt olarak ön tanıyı destekleyecek herhangi bir veri olmaksızın yüksek doz steroid tedavisi vermek akılcı değil. Hafif bir sedimantasyon (Eritrosit Çökelme Hızı) artışı çok non-spesifik bir bulgu.

Hastaya başlanan steroid tedavisi sonrası semptomlarda hızlı bir iyileşme ve bunu takiben hızlı bir kötüleşme gelişti. Geçen süreyle birlikte nörolojik fonksiyonlarında kötüleşme hastada devam ediyor. Eve zorla giren House'un asistanları elleri boş olarak geri dönüyorlar. Lakin geçen konuşma sonrası House hastanın domuz yediğinden bahsetmemelerinden dolayı sinirleniyor ve geçerli bir sebebi de var. Her ne kadar Eozonofili (Parazit Enfeksiyonlarında Destekleyici Bir Veri) görünmese de düşünülebilir. Bu duruma Nörosistiserkoz denilmekte. Santral sinir sisteminin oldukça sık görülen bir parazit enfeksiyonu. Taenia Solium (Domuz Tenyası)'un kistleri zamanla sinir sistemine yerleşir ve yerleştiği bölgeye göre semptomlar yaratır. Bu semptomlardan en sık görüleni epileptik nöbet diyebiliriz.

Sanırım steroid tedavisi sonrası iyileşmeyi mikroorganizmanın salgıladığı metabolitlerin yarattığı immün yanıtı baskılamak üzerinden kurmuşlar, pek anlam veremedim bu noktaya. Aslında bu rahatsızlığın tedavisinde steroid kullanılabilmekte. Hastaya antimikrobiyal ajan tedavisi sonrası ilgili mikroorganizmaların ölmesiyle birlikte bu mikroorganizmaların metabolitleri vücutta immün reaksiyon yaratabilmekte. Buna örnek olarak Jarisch–Herxheimer Reaksiyonu'nu söyleyebiliriz. Antibiyotik tedavisi sonrası kısa süre içinde ateş, deri lezyonları, taşikardi, solunum problemleri, anksiyete gibi semptomlarla kendini göstermekte bu durum. Hatta literatürde mantar enfeksiyonlarının tedavisinde de bu durumun görüldüğü belirtilmekte. Genel olarak halk arasında buna Die-Off Sendromu deniliyor. Tedavisinde ise anti-inflamatuar ajanlar kullanılıyor. Aspirin gibi COX Inhibitörleri (Omega -> Araşidonik Asit -> Inflamatuar Mediyatörler Sürecindeki Araşidonik Asit Dönüşümünü Baskılıyor) ya da direkt olarak inflamatuar süreci baskılayıcı steroidler veriliyor. Sonuç olarak bu bölümde hastaya Albendazol (Antiparazitik) tedavisi başlanıyor ve her şey çok güzel oluyor. :)

Last updated